Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Son eklenen...

Ahşap Acılar

Bir hayatın, yaşanmamış bir hayatın peşindeyim. Bütün bir ömrü sana kavuşmak için harcamış gibiyim. Oysa ne kadar gaddar ve nafilesin. Tüm güzelliklerin üstünü çizip atmış gibiyim. Oysa ne kadar çirkin ve safilesin. Henüz bir kaostan çıktım. Hala duyuyorum tüm ıslıkları. Kasvetli rüzgarların olduğu bir kış gününde sızlıyor yaralarım. Sarıp sarmalamak fayda etmiyor bazen. Kürkümü çıkarıp attım bu gece. Bir koltuk başında saatleri bekliyorum sadece. Kaç damla yaş merhem olur bu kesiklere? Umursamıyorum artık hiçbir cevabı. Düşlerin anlamsızlaştığı bir gecedeyim. Sert olmak bana göre değilmiş sanırım. Farklı nefesler arıyor ruhum. Yeni yaşımda yeni anlamlar kazanıyor hakikatim. Bir sigara kadar uzağım sefalete. Var ile yok arasındaki bir çizgideyim. Ne anlarsın böyle esip geçmekten bilmem. Ne anlatır sana en büyülü şarkılar. Söyledim ya işte, bütün bir ömrü boşa harcamış gibiyim. Oysa ne kadar gaddar ve nafilesin. Seni, sana rağmen sevmiş biriyim. Oysa ne kadar çirkin ve safilesin. 
En son yayınlar

Birilerinden Biri

 Birilerinden biriyim bu hayatta. Asla iyilerinden olamadım. Vatanı satılan birilerinden biriyim bu gece. Bildim bileli gücü eline alan olamadım. Savaştan savaşa koşan birilerinden biriyim bu vakit. Doğdum doğalı koltuktan izleyen olamadım. Tanklarla büyüdüm, mermileri öğrendim derslerde, silahları taşımaktan yoruldu bedenim, mayınların üzerinde uyuyakaldım daima. Hâlâ bilmem, nedir savaş? Öğretemediler, öğrenmedim. Tek bildiğim savaşın ne olmadığı. Öğrensem ne olacaktı sanki? Evlatlarımın uyuyabilmesi için yeni mayınlar mı ekecektim? Öyle bir kalbe sahip olamadım, belki de tam olarak böyle bir kalbe sahip olabildim. Hangisidir kazanan? İyi nedir? İyi olmak, kurtuluşa açılan bir kapı mıdır? Umurumda değil! Tercihlerimi değiştiremez kurtuluş vaatleri. Ben sadece birilerinden biriyim. Tüm bir topluma yetecek ilaç var mı? Sanmıyorum. Tüm umudum, bir savaş uçağının bombasında uzaklaşıyor bu kentten, başka umutları öldürmeye. Bu olanları düşündükçe bastığım her yer kararıyor. Tüm adımlarım

Cactus Flos

Çok uzaksın bana, yetişemiyorum. Esnemekten kaslarım parçalanıyor, sana bir kez dokunabilmek için. Gecenin siyahı saçların, sonbaharın kör yeşili o gözlerin. Çiçekler gibi güzel fakat ömrü az gülüşün. Her halimle senin içindim. Her halini benim için sanmıştım. Ölüme çeyrek kala yazıyorum sana. Tekrar görüşmeyeceğiz belki, öyle samimi bir ölüm güzelliği var üstümde. Hayal ettiğim gibi misin acaba? Ne güzel kokarsın bilmiyorum. Yüreğinde yerim yok, farkındayım. Kırgınım kadere fakat dargın değil asla. Seni sevmek hayatımdaki en güzel his. Simsiyah gökyüzüm aydınlandı gülüşünle. Nasıl minnettar olmayayım sana? Bir selamına diz çöktü gönlüm. Biliyorum, filmlerde böyle olmuyordu. Canım biraz yanıyor. Hayallerimde ne de güzeldi her şey. Gerçek olması için kurmamıştım evet, olmayacağının farkındayım. Ama sen söyle, başka nasıl yükselebiliriz gökyüzüne? Koca bir evrende nasıl baş başa kalabilirdik? Biraz canım yanıyor şimdi belki ama hayallerimde çok mutluydum. Biraz canım yansa sorun olmayaca

Videntis

Nasılım? Pek iyi sayılmaz hocam. Henüz bir cenazeden ayrıldım. Tüm kasveti sırtımda hala. Bir de üstüne kafadakiler var tabii. Gülünüp geçilecek gibi değil maalesef. 38 yıl süren bir sızı. Belki biz atlamışızdır gülünüp geçilecek yaşı. Emin değilim hiçbir şeyden haliyle. Sen kimsin inan onu bile bilemiyorum hocam. Böyle kambur oluyormuş demek insan. Şimdi baktığımda gözlerim ayaklarımdan başka bir şey görmüyor. Aslına bakarsan artık tökezlemiyorum. Belki dolu tarafından görmeliyimdir bu yükü. Neye inanmam gerektiğini bilmiyorum. Sizden isteğim yardım değil, sadece biraz vaktiniz. Yükümün bir kısmını bırakıp  devam etmeyi umuyorum. Neden mi? Gidecek çok yolum var. Nereye, neden gittiğimi bilmiyorum. Tek bildiğim devam etmeliyim. Yeni doğmuş bir çocuk gibi gözyaşlarıyla tutunmalıyım hayata. Neye inanmam gerektiğini bilmiyorum demiştim ama inanmam gereken bir şey olduğunu biliyorum. Bu sebeple yolum uzun hocam. Mola vermek fayda etmiyor. Yürüdüğüm bu yolda her saniyem acı dolu. Kusura bak

Monitus

Tüm gece kalkmamıştı bilgisayar başından. Yetiştirmesi gereken tonla işe ve kısıtlı süreye sahipti. Güneşin doğmasıyla yandı gözleri. Bir sigara yaktı, güneşi selamladı. Derin ve hızlı nefesler alıyordu. “Zamanla yarışmak ne kadar anlamsız” diye söylendi. Her saniye değişen düşüncelerini kontrol edemiyordu. Son bir nefes sonra döndü bilgisayarına. Güneşten öğrenmişti saati, tekrar bakmadı. Uyuması gerektiğinin farkındaydı. Zamana karşı bir mücadele daha kaybetmeye hazırdı. Kulaklarında derinlerden bir ses ismini sayıklıyordu. Çağırıldığını görmezden gelip uykuya dalmaya çalıştı. Bir şeyler düşünmekten alıkoyamıyordu kendini. Bilgisayarı kapattığı gibi kendini kapatmayı düşündü. Belki mümkündü. Düşündüğü her saniye yatak daha rahatsız hissettiriyordu. En uygun pozisyonu arıyordu hala uyumak için. Belindeki ağrı engelliyordu bir çok fikri. Tüm bu düşüncelerin arasından sıyrılıp kapatabildi kendini sonunda. Biraz dinlenebileceğini düşünmüştü en son. Başucundaki telefon çalıverdi. Her zama

Yaban Çiçeklerine Sesleniş

Çok yoruldum bu hayatı yaşamaktan. Ya başka seçenekler sunun önüme ya da tüm zincirleri tek darbede kırar kaçarım nefret dolu habitatınızdan. İğrenç kukla iplerinizi çekin üstümden. Ya bırakın iplerimi kendi elime ya da bir bıçak alır keserim tüm damarlarımı acımadan. Sıkıldım gözleriniz altında günlük vardiyaları tamamlamaktan. Tüm kanımı küvete akıtacak cesaretim yok mu sanıyorsunuz? Sırf sizi haksız çıkarmak için bile, gözümü kırpmadan saplarım neşteri kalbime. Arzularınız için daha fazla canileşmeyeceğim artık! Sizlere başka bir seçenek sunmuyorum. Bu aptallıktan artık zevk almıyorum. Ya kabul edin ağlamanın acınılacak bir durum olmadığını ya da gözyaşlarımla taşırırım tüm deryayı. Sıkmaktan ufalandı ulan tüm dişlerim! Bıktım tüm cahilliklerinize ağzımı kapamaktan. Ya avazım çıktığı kadar bağırırım artık ya da koparır atarım bu dili. İki kelama kırılacak olan bu sahte kelepçeleriniz sıkıyor artık bileklerimi. Elimde bir kalem ve boş bir sayfa var. O iğrenç silahlarınıza rağmen kork

Zehir

Bir zehir nasıl bu kadar güzel olabilir? Kokusu, başımı döndürüyor adeta. Öyle zarif, öyle narin ki; yapamaz oldum onsuz. Hiçbir şey onun yerini tutamaz oldu. Kırılgan tenine ilk temasımda anlamıştım onun vazgeçilmezim olacağını. Önce aylar sonra haftalar şimdi ise günler yetmiyor onu sevmeme. 25. saatimi dahi ona adamak istiyorum. Nasıl bir aşk bu? Ne zaman uyanacağım bu tatlı rüyadan? Dudaklarıma değdiği an dünya duruyor sanki. Tüm hücrelerimle hissediyorum onu. Hangi dil yetişir bu aşkı anlatmaya? Bir gün ölecek olmak değil, sana dokunamayacak olmak korkutuyor beni. Bir ağacın toprağa olan sevdası gibi sana ulaşmak; olmazsan ölürüm, ölürsem tamamen senin olurum. Seni elimden almak için her şeyi deniyor şeytanlar. Asla mesafe giremez aramıza! Buna izin vermem, vermeyeceğim. Sana yazdığım bu satırlarda tam 3 kez buluştuk. Hala yetmiyor bana. Bir kez daha çıkıyorsun şimdi paketten. Bir kaç öpücük, ya sonra? Yine ayrılık. Her öpücüğe karşı kaç hücremi zehirliyorsun bilmiyorum. Tüm vücud