Birilerinden biriyim bu hayatta. Asla iyilerinden olamadım. Vatanı satılan birilerinden biriyim bu gece. Bildim bileli gücü eline alan olamadım. Savaştan savaşa koşan birilerinden biriyim bu vakit. Doğdum doğalı koltuktan izleyen olamadım. Tanklarla büyüdüm, mermileri öğrendim derslerde, silahları taşımaktan yoruldu bedenim, mayınların üzerinde uyuyakaldım daima. Hâlâ bilmem, nedir savaş? Öğretemediler, öğrenmedim. Tek bildiğim savaşın ne olmadığı. Öğrensem ne olacaktı sanki? Evlatlarımın uyuyabilmesi için yeni mayınlar mı ekecektim? Öyle bir kalbe sahip olamadım, belki de tam olarak böyle bir kalbe sahip olabildim. Hangisidir kazanan? İyi nedir? İyi olmak, kurtuluşa açılan bir kapı mıdır? Umurumda değil! Tercihlerimi değiştiremez kurtuluş vaatleri. Ben sadece birilerinden biriyim. Tüm bir topluma yetecek ilaç var mı? Sanmıyorum. Tüm umudum, bir savaş uçağının bombasında uzaklaşıyor bu kentten, başka umutları öldürmeye. Bu olanları düşündükçe bastığım her yer kararıyor. Tüm adımlarım sanki dünyayı bir cehenneme çeviriyor. Elimde değil, ağlıyorum. Ben sadece birilerinden biriyim. Gökyüzü kurtuluş geliyor, bir mayına basıp yükselmek istiyorum kanatlarımla. Onlar kazanan tarafta oldular, ben çalıştım. Onlar gülen tarafta oldular, ben çalıştım. Onlar her zaman alın terimden geçinirken ben daima çalıştım. Elimde değil. Ne kadar bağırsam da asla duymadın, burada kaldım. Şimdi kim ararsa arasın göremeyecek. Ben birilerinden biriyim sadece.
Henüz ölmemişken diye başladı yazısına, bir şeyler daha bırakmak istiyordu bu dünyaya. Kanser olduğunu öğrendiğinden itibaren karamsar bir halde oturup vahlanmak yerine tüm hayatı boyunca yazdığı eserlerin neredeyse iki katını yazmıştı. Yazmaya da devam ediyordu asla öleceğine inanmayan yazar. Daha yeni doğan bir bebekken başladı sancılarım diye devam etti. Haklıydı. Henüz yeni doğmuşken garip hastalıklar peşini bırakmıyor, hastane ona hapis oluyordu adeta. Geçmişine dair pek bir anı hatırlamayan yazar hastanenin her köşesini, her bakıcısını adeta ezbere biliyordu. Yattığı odayı, alamadığı nefesi, tüm dünyası olan oyuncaklarını… Yazar devam etti. Böyle gelip geçti seneler, ben dünyadan habersiz. Bağlamışlar her yerime kabloları, kelepçe gibi fakat hayatta kalmayı istediğimden şüpheliyim diyordu. O zamanlardan gördüğünü hissediyordu acıyı. Her seferinde ziyaretine gelen dedesinin ağlamalarından anlamıştı çok yaşamayacağını. Buna rağmen inat ettim ya, etmez olaydım. Şimdiye kadar bir şe
Yorumlar
Yorum Gönder