Her şey silip tekrar ve son kez baştan başlıyorum. 6. defa son kez diyerek başlıyorum
sözlerime. Ama bu sefer kesin eminim kendimden. Bu sefer tam anlamıyla dökeceğim
içimi. Bu sefer yazdığım kağıtları atıp küllerini savurmak yok artık. Yüzüne
söyleyemediğim şeyleri mezarlıklara gömmek yok artık. İçimden geldiği gibi
döküyorum içimi. Tamamen ben olarak sel olup taşana kadar damlıyorum kağıda
yavaş yavaş. Bir uçurumun kenarında ölmeyi diler fakat cesareti olmayan bir insan
gibi. Her şeyden vazgeçmiş ama inancından vazgeçememiş. Hissediyorum ki içim
çürüyor yavaş yavaş. Ne kadar haykırsam da ne duyan ne hisseden var etrafta. Belki
çok sigara içtiğimden bilmiyorum ama tek rahat nefes alamaz oldum artık. Her şey için
asla seni suçlamıyorum “Sevgi”. Benim de haksız olduğum bir çok nokta var. Sana bu
değeri vermek, seni böylesin deli gibi sevmek, yaptığın tüm yanlışları görmezden
gelmek, herkese kulaklarımı tıkayıp sana tüm kalbimi açmak… Yaptığım yanlışlardan
sadece birkaçı var ki bu liste uzar da gider. Ne yaşarsam yaşayayım unutamayacağım
ya seni ona yanıyorum en çok. Her zaman aklımın en derin köşesinden bir anı, bir
parça da olsa kalacaksın ya, içten içe öldürüyor bu acı beni. Sevgiyi sende
öğrenmiştim. Ben seni sevmemişim hiç bir zaman. Hayalimdeki “Sevgi” sen değildin
asla. Benim bunu fark etmem uzun zaman almış olabilir. Ama senin beni, bizi,
hayalimdeki Sevgiyi öldürmen bir yıl dahi sürmedi. 4 yıl beslediğim, büyüttüğüm, her
geçen gün daha çok bağlandığım hayallerim. O kadar hızlı düştüler ki suya
peşlerinden atlayıp boğulmak istedim o deryada. Dedim ya işte cesaretim yoktu. Sanki
bir el tutuyordu beni arkamdan. Dostlarımdı belki onlar, belki sevdiğim insanlar, belki
başka hayaller. Atlamama izin vermedi, yaşamamı istedi. Yeni hayaller kurmaya
başladım artık. O beraber alıp içinde oturduğumuz evimiz yok mesela, attım
uçurumdan gitti. Yerine 3 katlı bir şato geldi, uçuk değil mi? Olsun, sonuçta hayal bu,
gerçek olması zorunlu değil ya. Bir odamızı artık kitaplarımıza ayırmıyoruz o evde.
Her yer oyun konsolları ile dolu. Hayvan beslemekten de vazgeçtim mesela. Kimsesiz
hayvanlara yardım etme fikri sardı tüm kafamı. Bir tane beslemek yerine belki on
tanesini kurtarabilirim. Böyle planlarım var şimdilik. Tabi ki şimdilik olması önemli,
yarın hepsi uçurumdan aşağıya bana elveda diyebilirler. Son kez olacak. Son kez
gideceğim o uçuruma. Son kez içimde ne var ise yakıp atacağım o uçurumdan. Son
kez kurtulacağım sırtıma yüklediğin bu aşk yükünden. Son kez atlamaya niyet edip
vazgeçeceğim. Son kez gözyaşlarım kumlara damlayıp taşları sürükleyecek peşinden.
Son kez senin için ağlayacağım. Seni kaybettiğim için değil. Senin için. Son kez.
Elveda.
Henüz ölmemişken diye başladı yazısına, bir şeyler daha bırakmak istiyordu bu dünyaya. Kanser olduğunu öğrendiğinden itibaren karamsar bir halde oturup vahlanmak yerine tüm hayatı boyunca yazdığı eserlerin neredeyse iki katını yazmıştı. Yazmaya da devam ediyordu asla öleceğine inanmayan yazar. Daha yeni doğan bir bebekken başladı sancılarım diye devam etti. Haklıydı. Henüz yeni doğmuşken garip hastalıklar peşini bırakmıyor, hastane ona hapis oluyordu adeta. Geçmişine dair pek bir anı hatırlamayan yazar hastanenin her köşesini, her bakıcısını adeta ezbere biliyordu. Yattığı odayı, alamadığı nefesi, tüm dünyası olan oyuncaklarını… Yazar devam etti. Böyle gelip geçti seneler, ben dünyadan habersiz. Bağlamışlar her yerime kabloları, kelepçe gibi fakat hayatta kalmayı istediğimden şüpheliyim diyordu. O zamanlardan gördüğünü hissediyordu acıyı. Her seferinde ziyaretine gelen dedesinin ağlamalarından anlamıştı çok yaşamayacağını. Buna rağmen inat ettim ya, etmez olaydım. Şimdiye kadar bir şe
https://www.youtube.com/watch?v=EF4H_vX1qtU
YanıtlaSil