Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Neden?

Neden hayata asla ayak uyduramıyorum? Neden duygularımı kimseye anlatamıyorum? Neden kimse gözyaşlarımı görmüyor? Neden hayatım ucuz romanlar gibi geçiyor? Neden her zaman yorgunum? Neden daima yalnızım? Neden her düşüncemde daha derine iniyorum? Neden her şeyi bu kadar kafama takıyorum? Neden artık insanları sevemiyorum? Neden herkesin yalan söylediğini hissediyorum? Neden dünya adil değil? Neden daima acı içindeyim? Neden Nedenlerin arasında boğulup duruyorum? Neden? Bunca neden arasından çekip alamıyorum kendimi. Aklımda bu kadar neden olmasına rağmen bir tane olsun çünkü yaratamıyorum kendime. Acı çekmek için mi geldim bu dünyaya? Hayat üstüme oynanan bir kumar mı? Yaşamayı hak edecek ne yaptım? Lütfen durun. Bırakın artık peşimi. Beynimi kapatıp rahatlamak istiyorum fakat rüyalarda bile kurtulamıyorum sizden. Ne olur bırakın 2 kelime içimi dökeyim artık. Her yazdığımı neden tekrar tekrar siliyorum? Ne kadar yazsam bile neden tatmin etmiyor? Çok yoruldum. Sen anlıyor musun beni? Y

Memleketim

Kör bıçakların sızıları ruhumu süslüyor. Cehalet dört yanımızı sarmış ülkemizi besliyor. Dört tarafımız zulüm, tek kurtuluş ölüm oluyor.  Bir kadın doğuruyor, bir kadını öldürüyor.  Ve bunu insan evladı yalnızca izliyor. Yalnızca bir sıfat oluyor medya durup bunu yuhalıyor. Çok sürmüyor unutuluyor. Bu listeye bir isim daha ekleniyor. Bir kadın seviliyor plastik saçlı, bir toplum duraksamadan bunu yuhalıyor. Bir gök kuşağı doğuyor, karanlık seriliyor.  Coğrafya kaderdir buralarda özgürleşemezsin deniliyor. Ölü bedenler doğuyor, emsalsiz köprülerimizde. Kimse bu cinayeti üstlenmiyor. Kin kusuluyor, henüz kendini bulmuş bireylere. Önce yasaklar öğretiliyor. Sonra kendi doğrularıyla eğitiliyor. Ağaç yaş iken eğilmiyor kuruyor buralarda.  Bu coğrafyada düşünmek suç olduğundan sanırım, herkes deliyi oynuyor. Duymak, görmek suç sayılıyor bir toplum iyice sağır ve dilsiz oluyor. Ruhlarımız çalınıyor, vicdanımız satılıyor.  Bedeli bazen kömür, bazen makarna oluyor. Üstelik bunlarda kolay yoldan

Savaşının Baharında

Geldi, Çok hasret kaldığın o bahar geldi. Uğruna savaşlar verdiğin, Kanlar döktüğün, insanlar öldürdüğün. Çağlar açıp kapattığın, Devletler kurup batırdığın… Bak bakalım! Nasıl bi bahar bu? Ne kadar hoş gelmiş, yeşermiş. Nasıl bir bahar ki bu; Açan bir çiçek, yeşeren bir ağaç, Yok. Her zamankinden siyah, dolu, kızgın bulutlar... Ölümün kokusu, çocukların ölüsü… Savaşın bitişi değil, bitirişi var. Gecenin karanlığı tüm Dünyaya çökmüş. Her şehir, ülke, kıta, Kaplanmış kanlarla. Denizler, her zamankinden kırmızı. Acı… Patronlar rahat. Halkı sömürenler, refah içinde. Olan bana, olan sana, olan yoksula. Çile garibanın sırtında. Baharın savaşla gelmeyeceğini bilenler; Herkes hapiste. Doğruyu söyleyen, çoktan hain. Dizileyim kurşuna! Nefi olurum, Nazım olurum, hain olurum… Bak etrafına durma! Bak! Çok hasret kaldığın o bahar geldi. Uğruna savaşlar verdiğin! O çok beklediğin bahar, Bu bahar mı?

İntihar Mektubu

Özlüyorum. Her şeyi özlüyorum bu aralar. Zaman geçtikçe maziye, mazide olanlara özlemim artıyor. Belki hastalık, psikolojik bir rahatsızlık bilmiyorum. Ama yaşadığım her şeyi özlüyorum. Kafamı çok fazla meşgul ediyor bu durum. Her dakika bu düşünce kafamda olduğundan yorgun olmam normal sanırım. Her adımda bir yerlere dalmak, bir şeyler hatırlamak. Belki kopamıyorum geçmişten, silmek isteyemiyorum. Belki sadece geçmişimde mutlu olmamdan kaynaklı. Eskisi olsam gerçekten, çok isterdim. Hiçbir şeyi kafama takmadan yaşamayı, eğlenebileceğim müzikler dinlemeyi, ağlamadan geceler geçirmeyi. Sanırım geçmişe olan sevgim şu an içinde bulunduğum çöp kokan hayattan kaynaklanıyor. Bir daha asla o günlere dönemeyecek olmak içimi acıtıyor. Mutsuz oldukça geçmişi özlerken, geçmişi özledikçe mutsuz oluyorum. Hayatım kısır bir döngüye girmiş, yaşım ilerliyor. Durmuyor zaman. Hissediyorum, nefes alırken zorlandığımı. Sigaraya başladığım o güne dönmek istiyorum artık. O sigarayı elime hiç almamak istiyor

Yolum Sensiz (Deneme)

Uzun zamandır elime kalem alasım yok. Uzun zamandır nefes alasım bile yok aslında, bu Dünyada sensiz yaşamaya tahammülüm olmayışı gibi. İnat ya bu bir kaç şey karalamak istedim. Belki okursun, olur da bakarsan diye. Kafam her zamankinden daha karışık bil isterim. Kalbim her zamankinden daha yorgun atıyor sensiz. Artık son bir darbe gelse de dursam der gibi. Tek kanadı kırık bir martının uçmaya çalışması gibi. Dışarılarda bir yerde bekliyorsun beni eminim. Pembe bulutların üstünde belki, belki denizlerin dibinde. İnat ya bu inanıyorum hala bekleyişine. Bazen böyle bir can tutarsın ya elinde, kendini Tanrı gibi hissedersin o an. O tuttuğun şeyin kaderi senin ellerinde olur, o an sen ne istersen o olur. Uzun zamandır canım iki dudağının arasında. İnat olduğu burdan belli. Ne yaşatıyorsun ne öldürüyorsun beni. Uzun zamandır arafta kalmış bir ruh gibiyim. Elimin kaleme gitmemesi bundan belki. Gitse ne yazacak bilmiyor. Bir yanı geleceğin umuduyla yemyeşil, diğer yanı gelmemeni dilerken uç