Uzun zamandır elime kalem alasım yok. Uzun zamandır nefes alasım
bile yok aslında, bu Dünyada sensiz yaşamaya tahammülüm olmayışı
gibi. İnat ya bu bir kaç şey karalamak istedim. Belki okursun, olur da
bakarsan diye. Kafam her zamankinden daha karışık bil isterim. Kalbim
her zamankinden daha yorgun atıyor sensiz. Artık son bir darbe gelse de
dursam der gibi. Tek kanadı kırık bir martının uçmaya çalışması gibi.
Dışarılarda bir yerde bekliyorsun beni eminim. Pembe bulutların üstünde
belki, belki denizlerin dibinde. İnat ya bu inanıyorum hala bekleyişine.
Bazen böyle bir can tutarsın ya elinde, kendini Tanrı gibi hissedersin o
an. O tuttuğun şeyin kaderi senin ellerinde olur, o an sen ne istersen o
olur. Uzun zamandır canım iki dudağının arasında. İnat olduğu burdan
belli. Ne yaşatıyorsun ne öldürüyorsun beni. Uzun zamandır arafta
kalmış bir ruh gibiyim. Elimin kaleme gitmemesi bundan belki. Gitse ne
yazacak bilmiyor. Bir yanı geleceğin umuduyla yemyeşil, diğer yanı
gelmemeni dilerken uçurumun başında. Can ya bu, verilmiyor kolay
kolay. Gelip üflesen düşecek haldeyim. Dokunsalar ağlamam ama
düşersem kalkamaz gibiyim. Aşk ya bu, ne olacağını kestiremiyor insan.
Ne olursa olsun kestiremiyor insan. Bir kanser olsaydın keşke
vücudumda, tümör, kist olsaydın. O zaman ya öldürürsün ya bitersin.
Ama aşk ya bu, ne öldürüyor ne de bitiyor. Sen sen olalı beni böyle
görmemişsindir belki. Hastalıklardan kaçtım, engellerden kurtuldum,
ateşlerden çıktım da yaşamak için, senin bir gülüşünde öldüm. Bunları
okurken belki gözyaşı dökersin, dök. Belki kahrından ölüp gidersin, öl.
Nefret ya bu, bazen aşk bile geçemiyor önüne. O canı al şimdi iki
dudağının arasına, öl de. Öl ki kurtulayım senin yüzünden, aşkından,
bakışından, nefretinden, bıraktıklarının yükünden. Sırtımda bir
kambursun sen de. Atmak istesem atamam ama bir yandan alışmışım
seninle yaşamaya. Şimdi öl de tekrar. Sen öl ki sevdiğin, uğruna öldüğün
yaşasın. Bir nefes daha alma, aldığın son nefes yazdıklarım uğruna
harcansın...
Henüz ölmemişken diye başladı yazısına, bir şeyler daha bırakmak istiyordu bu dünyaya. Kanser olduğunu öğrendiğinden itibaren karamsar bir halde oturup vahlanmak yerine tüm hayatı boyunca yazdığı eserlerin neredeyse iki katını yazmıştı. Yazmaya da devam ediyordu asla öleceğine inanmayan yazar. Daha yeni doğan bir bebekken başladı sancılarım diye devam etti. Haklıydı. Henüz yeni doğmuşken garip hastalıklar peşini bırakmıyor, hastane ona hapis oluyordu adeta. Geçmişine dair pek bir anı hatırlamayan yazar hastanenin her köşesini, her bakıcısını adeta ezbere biliyordu. Yattığı odayı, alamadığı nefesi, tüm dünyası olan oyuncaklarını… Yazar devam etti. Böyle gelip geçti seneler, ben dünyadan habersiz. Bağlamışlar her yerime kabloları, kelepçe gibi fakat hayatta kalmayı istediğimden şüpheliyim diyordu. O zamanlardan gördüğünü hissediyordu acıyı. Her seferinde ziyaretine gelen dedesinin ağlamalarından anlamıştı çok yaşamayacağını. Buna rağmen inat ettim ya, etmez olaydım. Şimdiye kadar bir şe
Yorumlar
Yorum Gönder