Düşüp kalkarız zaman zaman. Vakti gelir hiç kalkamayacağımızı sandığımız kadar sert düşeriz hayallerimizden. Her insan yaşamıştır büyük hayal kırıklıkları ama hiç bir insan benim kadar şanslı değildi sanırım bu konuda. Benim sahip olduğum bir o vardı her zaman baş ucumda. Her düştüğümde koşan, ağladığımda ağlayıp, güldüğümde gülen bir o. Buna zorunda değildi, yanımda olmak, benimle koşmak. Ama içi o kadar güzel birisi, kelimelerle olmayan ifadesi.
Ne zaman boşluğa bakarken bulsam zihnimi, kendimi tutup çıkarmam gereken o boşluğa. O belirirdi bir yerlerden. Bazen yazar yardım isterdim, tereddüt dahi etmezdi. Bazı geceler ıslak ve tuzlu yastığıma başımı koyduğumda sadece sensiz olmanın acısını hissederdim kalbimde. Ne zaman gelsem sana sonuna kadara çıktı kapıların. Bazen ben gelemedim, bazı geceler seni kabul etmedim.
Bensiz daha iyi olacağın fikrine kapıldım zamanla, sensiz bir ölü olduğumu umursamadan. Çekip gitmek geldi içimden ama nereye? Kimim vardı ki senden başka bu sonsuz hengamenin içinde. Elimi bırakmayan sen, elini tutmaya korkan ben, iki kişi, iki kalp, iki gülen yürek, iki aşık insan. Her zaman bilirdim bende gitmeyeceğini ama her zaman da yüreğime saplanırdı seni öldürdüğüm hissi. Senin kalbin eğer cehennemse ben şeytandım, mahkumdum oraya. Tanrının dünyası ya ne isterse olur. Tek seni diledim sana gelmeye yüzümün olmadığı gecelerde. Gene bir gelsen, tutsan elimden, çıkarsan beni arşa kadar.
O vardı. Benim her yerimde o vardı. Kalbim ona aitken dahi kaçmaya çalıştığım o. Tek bir istek, son bir arzu. Gitme, çünkü hiç bir zaman zorunda değilsin. Senin ömür boyu bana açık bıraktığın kapılarına karşılık ömrüm boyunca sana açık kalbim var.
Gözden akan yaşlar kağıda düştüğünde daha değerli olur. Bir şey için ağlandığında, kan döküldüğünde, acı çekildiğinde. Ama umursamayalım artık. Bizim aşkımız değersiz olsun kimilerinin gözünde. Sadece ağlamadan, acı çekmeden, kan dökmeden yaşayalım aşkımızı. Ömür boyunca ona hitap eden ve onu asla unutmayan bende ona. Sen kalbimden öte, aşkımdan berisin...
Ne zaman boşluğa bakarken bulsam zihnimi, kendimi tutup çıkarmam gereken o boşluğa. O belirirdi bir yerlerden. Bazen yazar yardım isterdim, tereddüt dahi etmezdi. Bazı geceler ıslak ve tuzlu yastığıma başımı koyduğumda sadece sensiz olmanın acısını hissederdim kalbimde. Ne zaman gelsem sana sonuna kadara çıktı kapıların. Bazen ben gelemedim, bazı geceler seni kabul etmedim.
Bensiz daha iyi olacağın fikrine kapıldım zamanla, sensiz bir ölü olduğumu umursamadan. Çekip gitmek geldi içimden ama nereye? Kimim vardı ki senden başka bu sonsuz hengamenin içinde. Elimi bırakmayan sen, elini tutmaya korkan ben, iki kişi, iki kalp, iki gülen yürek, iki aşık insan. Her zaman bilirdim bende gitmeyeceğini ama her zaman da yüreğime saplanırdı seni öldürdüğüm hissi. Senin kalbin eğer cehennemse ben şeytandım, mahkumdum oraya. Tanrının dünyası ya ne isterse olur. Tek seni diledim sana gelmeye yüzümün olmadığı gecelerde. Gene bir gelsen, tutsan elimden, çıkarsan beni arşa kadar.
O vardı. Benim her yerimde o vardı. Kalbim ona aitken dahi kaçmaya çalıştığım o. Tek bir istek, son bir arzu. Gitme, çünkü hiç bir zaman zorunda değilsin. Senin ömür boyu bana açık bıraktığın kapılarına karşılık ömrüm boyunca sana açık kalbim var.
Gözden akan yaşlar kağıda düştüğünde daha değerli olur. Bir şey için ağlandığında, kan döküldüğünde, acı çekildiğinde. Ama umursamayalım artık. Bizim aşkımız değersiz olsun kimilerinin gözünde. Sadece ağlamadan, acı çekmeden, kan dökmeden yaşayalım aşkımızı. Ömür boyunca ona hitap eden ve onu asla unutmayan bende ona. Sen kalbimden öte, aşkımdan berisin...
Yorumlar
Yorum Gönder