Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Memleketim

Kör bıçakların sızıları ruhumu süslüyor. Cehalet dört yanımızı sarmış ülkemizi besliyor. Dört tarafımız zulüm, tek kurtuluş ölüm oluyor.  Bir kadın doğuruyor, bir kadını öldürüyor.  Ve bunu insan evladı yalnızca izliyor. Yalnızca bir sıfat oluyor medya durup bunu yuhalıyor. Çok sürmüyor unutuluyor. Bu listeye bir isim daha ekleniyor. Bir kadın seviliyor plastik saçlı, bir toplum duraksamadan bunu yuhalıyor. Bir gök kuşağı doğuyor, karanlık seriliyor.  Coğrafya kaderdir buralarda özgürleşemezsin deniliyor. Ölü bedenler doğuyor, emsalsiz köprülerimizde. Kimse bu cinayeti üstlenmiyor. Kin kusuluyor, henüz kendini bulmuş bireylere. Önce yasaklar öğretiliyor. Sonra kendi doğrularıyla eğitiliyor. Ağaç yaş iken eğilmiyor kuruyor buralarda.  Bu coğrafyada düşünmek suç olduğundan sanırım, herkes deliyi oynuyor. Duymak, görmek suç sayılıyor bir toplum iyice sağır ve dilsiz oluyor. Ruhlarımız çalınıyor, vicdanımız satılıyor.  Bedeli bazen kömür, bazen makarna oluyor. Üstelik bunlarda kolay yoldan

Savaşının Baharında

Geldi, Çok hasret kaldığın o bahar geldi. Uğruna savaşlar verdiğin, Kanlar döktüğün, insanlar öldürdüğün. Çağlar açıp kapattığın, Devletler kurup batırdığın… Bak bakalım! Nasıl bi bahar bu? Ne kadar hoş gelmiş, yeşermiş. Nasıl bir bahar ki bu; Açan bir çiçek, yeşeren bir ağaç, Yok. Her zamankinden siyah, dolu, kızgın bulutlar... Ölümün kokusu, çocukların ölüsü… Savaşın bitişi değil, bitirişi var. Gecenin karanlığı tüm Dünyaya çökmüş. Her şehir, ülke, kıta, Kaplanmış kanlarla. Denizler, her zamankinden kırmızı. Acı… Patronlar rahat. Halkı sömürenler, refah içinde. Olan bana, olan sana, olan yoksula. Çile garibanın sırtında. Baharın savaşla gelmeyeceğini bilenler; Herkes hapiste. Doğruyu söyleyen, çoktan hain. Dizileyim kurşuna! Nefi olurum, Nazım olurum, hain olurum… Bak etrafına durma! Bak! Çok hasret kaldığın o bahar geldi. Uğruna savaşlar verdiğin! O çok beklediğin bahar, Bu bahar mı?

İntihar Mektubu

Özlüyorum. Her şeyi özlüyorum bu aralar. Zaman geçtikçe maziye, mazide olanlara özlemim artıyor. Belki hastalık, psikolojik bir rahatsızlık bilmiyorum. Ama yaşadığım her şeyi özlüyorum. Kafamı çok fazla meşgul ediyor bu durum. Her dakika bu düşünce kafamda olduğundan yorgun olmam normal sanırım. Her adımda bir yerlere dalmak, bir şeyler hatırlamak. Belki kopamıyorum geçmişten, silmek isteyemiyorum. Belki sadece geçmişimde mutlu olmamdan kaynaklı. Eskisi olsam gerçekten, çok isterdim. Hiçbir şeyi kafama takmadan yaşamayı, eğlenebileceğim müzikler dinlemeyi, ağlamadan geceler geçirmeyi. Sanırım geçmişe olan sevgim şu an içinde bulunduğum çöp kokan hayattan kaynaklanıyor. Bir daha asla o günlere dönemeyecek olmak içimi acıtıyor. Mutsuz oldukça geçmişi özlerken, geçmişi özledikçe mutsuz oluyorum. Hayatım kısır bir döngüye girmiş, yaşım ilerliyor. Durmuyor zaman. Hissediyorum, nefes alırken zorlandığımı. Sigaraya başladığım o güne dönmek istiyorum artık. O sigarayı elime hiç almamak istiyor

Yolum Sensiz (Deneme)

Uzun zamandır elime kalem alasım yok. Uzun zamandır nefes alasım bile yok aslında, bu Dünyada sensiz yaşamaya tahammülüm olmayışı gibi. İnat ya bu bir kaç şey karalamak istedim. Belki okursun, olur da bakarsan diye. Kafam her zamankinden daha karışık bil isterim. Kalbim her zamankinden daha yorgun atıyor sensiz. Artık son bir darbe gelse de dursam der gibi. Tek kanadı kırık bir martının uçmaya çalışması gibi. Dışarılarda bir yerde bekliyorsun beni eminim. Pembe bulutların üstünde belki, belki denizlerin dibinde. İnat ya bu inanıyorum hala bekleyişine. Bazen böyle bir can tutarsın ya elinde, kendini Tanrı gibi hissedersin o an. O tuttuğun şeyin kaderi senin ellerinde olur, o an sen ne istersen o olur. Uzun zamandır canım iki dudağının arasında. İnat olduğu burdan belli. Ne yaşatıyorsun ne öldürüyorsun beni. Uzun zamandır arafta kalmış bir ruh gibiyim. Elimin kaleme gitmemesi bundan belki. Gitse ne yazacak bilmiyor. Bir yanı geleceğin umuduyla yemyeşil, diğer yanı gelmemeni dilerken uç

Henüz Ölmemişken

Henüz ölmemişken diye başladı yazısına, bir şeyler daha bırakmak istiyordu bu dünyaya. Kanser olduğunu öğrendiğinden itibaren karamsar bir halde oturup vahlanmak yerine tüm hayatı boyunca yazdığı eserlerin neredeyse iki katını yazmıştı. Yazmaya da devam ediyordu asla öleceğine inanmayan yazar. Daha yeni doğan bir bebekken başladı sancılarım diye devam etti. Haklıydı. Henüz yeni doğmuşken garip hastalıklar peşini bırakmıyor, hastane ona hapis oluyordu adeta. Geçmişine dair pek bir anı hatırlamayan yazar hastanenin her köşesini, her bakıcısını adeta ezbere biliyordu. Yattığı odayı, alamadığı nefesi, tüm dünyası olan oyuncaklarını… Yazar devam etti. Böyle gelip geçti seneler, ben dünyadan habersiz. Bağlamışlar her yerime kabloları, kelepçe gibi fakat hayatta kalmayı istediğimden şüpheliyim diyordu. O zamanlardan gördüğünü hissediyordu acıyı. Her seferinde ziyaretine gelen dedesinin ağlamalarından anlamıştı çok yaşamayacağını. Buna rağmen inat ettim ya, etmez olaydım. Şimdiye kadar bir şe

Son Kez

Her şey silip tekrar ve son kez baştan başlıyorum. 6. defa son kez diyerek başlıyorum sözlerime. Ama bu sefer kesin eminim kendimden. Bu sefer tam anlamıyla dökeceğim içimi. Bu sefer yazdığım kağıtları atıp küllerini savurmak yok artık. Yüzüne söyleyemediğim şeyleri mezarlıklara gömmek yok artık. İçimden geldiği gibi döküyorum içimi. Tamamen ben olarak sel olup taşana kadar damlıyorum kağıda yavaş yavaş. Bir uçurumun kenarında ölmeyi diler fakat cesareti olmayan bir insan gibi. Her şeyden vazgeçmiş ama inancından vazgeçememiş. Hissediyorum ki içim çürüyor yavaş yavaş. Ne kadar haykırsam da ne duyan ne hisseden var etrafta. Belki çok sigara içtiğimden bilmiyorum ama tek rahat nefes alamaz oldum artık. Her şey için asla seni suçlamıyorum “Sevgi”. Benim de haksız olduğum bir çok nokta var. Sana bu değeri vermek, seni böylesin deli gibi sevmek, yaptığın tüm yanlışları görmezden gelmek, herkese kulaklarımı tıkayıp sana tüm kalbimi açmak… Yaptığım yanlışlardan sadece birkaçı var ki bu liste

Son Bir Şiir

Sevgilim, sevgim, sevincim, sevdiğim… Tüm gece ciğerlerime dolar gibi sıkışıyor göğsüm. Fabrika bacalarından çıkan tüm dumanları soluyorum sanki. O siyah renkli, içinde şimşekler kaçan bulutlar gitmiyor başımdan. Bir saniye olsun rahat nefes alamaz oldum artık. Her an ciğerlerimde bir ağrı, kalbimde bir sızı. Ölüp bırakmak istiyorum her şeyi. Diğer dünyadan benim için üzülecek bir kaç insanı izlemek istiyorum. Zor geliyorken sensiz yaşamak, seninle yaşamaktan da nefret ediyorum. Canımı yakıyorken seni sevmek, bir yanım senden hala vazgeçemiyor. Ne kadar kızsam da kendime bir faydasını görmedim henüz. Senden kaçıp kurtulmak istiyorum artık. Canımı yakmana izin veremem, vermemeliyim. Bundan çok sıkıldım biliyor musun? Sürekli kafamın içinde olmandan bıktım. Ben seni sevmiyorum. Artık sevmiyorum. Lütfen git artık. Bir hafıza kaybı yaşamayı bile göze alıyorum seni nasıl sevdiğimi, beni nasıl sevdiğini, sana olan aşkımı unutmak için. Her geçen gün artan bu yorgunluk ve bitkinlik senin