Ana içeriğe atla

Sıcak İntikam

Uzun yıllar önce Lelouch adında imparatorluğa baş kaldırmış ünlü bir savaşçı vardı. İmparatorluğun elinden uzun uğraşları sonucu kaçan bu dev savaşçı, baygın bir halde adada bulunur. Son hatırladığı şey ise duygusuz ve sadece intikam yemini etmiş bir insan olduğudur.

Lelouch adada bulunduğunda üzerinde gümüş rengi bir maske, belinde palaları, mor gözleri ve beyaz saçları olan bir adamdı. Gözlerini tekrar açtığında bayılmamak için vücudunu kıstırarak etrafını izlemekteydi. Çamurdan bir evin içinde baş ucunda palaları rahat bir yatakta uzanmaktaydı. Kendine tam anlamı ile geldiğinde yataktan tek bir hareket ile zıplayıp palalarını kemerine takmış maskesini aramaktaydı gözleri. Maskesini bulamayınca içinden bir parça yok olmuş gibi hisseden bu duygusuz insan adada çok garip şeylerin döndüğünü düşünmüştü.

Saatler sonra evden çıktığında dışarıda yüzlerce eski dünyadan kaldığı söylenebilecek ilkel insanlar g
gördü. Herkes bir anda başına toplanmıştı. İlgiden nefret eden bu adam birkaç adım geri çekilse de peşini bırakmadılar ve duvara dayanana dek üstüne yürüdüler. Artık dayanamayan Lelouch elini bir anda palalarına attığında ise karşısında ona anlamsız gözlerle bakan insanlardan bir şey görmedi. Adeta duyguları geri dönen Lelouch onlara kıyamayacağını anlayıp ellerini geri çekmişti. Aralarından adeta gözleri parlayan, saçları altın gibi, o gülleri andıran kokusu ile bir kız çıkmıştı. Ada da yaşayan kabilenin başkanı Lunel'di bu güzel prenses. Amaçlarının ona yardım etmek olduğunu açıkladı. Ününün henüz buralara gelmediğini düşünen Lelouch tam rahatlamıştı ki bir anda içinde bir kıpraşma hissetti. Adeta kaybettiği duygularını tekrar kazanıyordu. Bunun iyi mi kötü mü olduğunu  anlayamadan aşık olduğunu hissetmişti Lelouch.

Lelouch akşam ateşi başında ayinin ortasında aklına maskesinin kaybolduğu gelince bir anda duraksadı. Hemen Lunel'in yanına giderek bu maskeyi sordu ama bulunduğunda üzerinde sadece palalarının olduğu maskenin olmadığın cevabını aldı. Maskenin denizde sürüklenirken düşmüş olabileceğini düşünen Lelouch burada yepyeni bir yaşam kurmayı düşünmüştü. O maske adeta onu sembolize eden bir eşya, hayatından bir parça gibiydi. Onsuz artık eski Lelouch olamayacağını anlayan güçlü savaşçı o günden sonra herkese adının Zero olduğunu söyledi. Kendine yeni bir kişilik ve yeni bir hayat şansı sunulmuş Lelouch artık intikam yemininden arınmış sade bir insan olarak yaşamına devam etmekteydi. Uzun günler böyle geçen ve Lunel ile ciddi hissetmeye başlayan Lelouch tüm bir hayatını böyle geçirebileceğini düşünmüştü.

"Ben, dostunun kanını yerde bırakmayan, intikamını asla unutmayan, savaşçıların kralı Lelouch. Bu zamandan sonra ne bir intikam ne de bir savaş da kullanmayacağım palalarımı. Bundan sonraki tek hayatımın Lunel olması ve mutlu, huzurlu bir yaşam üzerine sana yalvarırım Tanrım.

Uzun zaman geçmişti ve Lelouch artık eski hayatını tamamen unutmuş yeni yaşamına adapte olmuştu. Bu uzun sürede Lunel ile evlenen savaşçının bir de çocuğu olmuştu. Gözleri mor, gözbebekleri kum saati şeklinde bir çocuktu. Bir gün avlanmaya çıkan Lelouch ormanın derinliklerinde benliğini temsil eden maskeyi görmüştü. Maskeyi eline aldığı anda eski yaşamından bazı şeyleri hatırlamaya başlamıştı Lelouch. Çektiği işkenceleri, gördüğü eziyetleri, aç susuz kaldığı onlarca günü. İntikamı kabarmıştı tekrar savaşçının lakin mutlu hayatını bozmak istemediğinden maskeyi kemerine takarak avlanmayı yarıda kesip geri döndü.

Yıllar geçti, oğlu büyüdü, kendi yaşlandı, ada gelişti. Artık avlanmaya oğlu Kripton ile gitmekteydi. Gene böyle bir avda avladıkları o kocaman geyiği taşımak Kripton'a düşmüştü. kendisi avlanmaya devam eden Lelocuh oğlunu köye yalnız başına göndermişti. Saatler sonra bile bir şey bulamayan yaşlı ama hala en güçlü olan savaşçı köye dönmek üzere tepeye çıkıp gözleriyle köyü aradı. Köyü gördüğünde ise adeta tüm gökyüzünün sarmış olan dumanı görmüştü. Bir çita misali koşarak köye doğru ilerledi. 1 saat sonra köye varan Lelocuh'un gözleri hemen eşi ve çocuğunu aramaktaydı ki ağaca asılmış bir şekilde bulana dek. Kendini tutamadı Lelocuh etrafa saldırmaya başladı kendinden geçmişti ayıldığında ise başında sadece bir kaç köylü vardı. Her şeyi dinledi Lelocuh lakin köylüler sadece bir geminin gelip onlara saldırdığını söylüyorlardı. O anda yerde bir rozet gördü Lelocuh. Bu imparatorluğa ait bir rozetti. O an anlamıştı her şeyi onların yaptığını. Yere yığıldı bir anda ve yemin etmeye başladı Lelocuh; "Yemin olsun ki intikamımı ölene dek diri alana dek sıcak tutacağım. Yemin olsun ki karıma ve çocuğuma yapılanların hesabını Tanrıdan önce soracağım. Yemin olsun ki burada tek bir kılıç çekmiş her insana palalarımla ödeteceğim. Ve yemin olsun ki bunu yapana dek hiçbir duygu sahibi olmayacağım." Bu yeminlerden sonra hemen işe koyulup küçük bir sandal yapımına başladı Lelouch. Yüzünde kirden kararmış gümüş rengi maskesi, belinde ise kilometrelerce uzaktan parlayan palaları. Sandal yapımı bittiğinde ise yanına yiyecek ve birkaç parça eşya alan savaşçı derhal uzaklaşmıştı köyden.

Günler geçti, aylar geçti ama sonunda bir kara parçasına rastladı Lelouch. Susuzluktan ölmek üzere olan savaşçı kendini karaya zor atmıştı. Onu gören balıkçılar hemen yanına gelip ona yemek ve su ikramında bulundular. Onlar işçi emekçi ve savaşçı tarafındaydılar, maskesinden tanınmıştı Lelouch. Karnını doyuran savaşçı bir dakika dahi dinlenmeden çıktı bir hışımla. İmparatorluğun yolu gözükmüştü ona lakin böyle içerisi girmesi eski gücü yerinde olmayan savaşçının ölümüne sebep olabilirdi. Maskesini gizleyen ve palalarını katlayan savaşçı bir köylü kılığında geçmişti imparatorluktan. Her ay düzenlenen imparatora saygı günü için beklemeye koyulmuştu Lelouch. Herkes imparatora çiçek, yemek, elmas gibi değerli eşyalar verirken savaşçı ona ölümü verecekti iki adet palasıyla. O gün gelip çatmıştı. Sırada beklemekteydi Lelocuh. Herkes ağlaya ağlaya imparatora birkaç hediye verirken onun gözlerinden intikam ateşi fışkırmaktaydı. Sıra savaşçıya gelmişti. Elinde çiçeğe benzer palasıyla tam gözlerinin içine baktı imparatorun. İmparator bir şeyler sezmiş gibi olmuştu lakin her şey için çok mu geçti ?

Yorumlar

Çok okunanlar...

Henüz Ölmemişken

Henüz ölmemişken diye başladı yazısına, bir şeyler daha bırakmak istiyordu bu dünyaya. Kanser olduğunu öğrendiğinden itibaren karamsar bir halde oturup vahlanmak yerine tüm hayatı boyunca yazdığı eserlerin neredeyse iki katını yazmıştı. Yazmaya da devam ediyordu asla öleceğine inanmayan yazar. Daha yeni doğan bir bebekken başladı sancılarım diye devam etti. Haklıydı. Henüz yeni doğmuşken garip hastalıklar peşini bırakmıyor, hastane ona hapis oluyordu adeta. Geçmişine dair pek bir anı hatırlamayan yazar hastanenin her köşesini, her bakıcısını adeta ezbere biliyordu. Yattığı odayı, alamadığı nefesi, tüm dünyası olan oyuncaklarını… Yazar devam etti. Böyle gelip geçti seneler, ben dünyadan habersiz. Bağlamışlar her yerime kabloları, kelepçe gibi fakat hayatta kalmayı istediğimden şüpheliyim diyordu. O zamanlardan gördüğünü hissediyordu acıyı. Her seferinde ziyaretine gelen dedesinin ağlamalarından anlamıştı çok yaşamayacağını. Buna rağmen inat ettim ya, etmez olaydım. Şimdiye kadar bir şe

Son Bir Şiir

Sevgilim, sevgim, sevincim, sevdiğim… Tüm gece ciğerlerime dolar gibi sıkışıyor göğsüm. Fabrika bacalarından çıkan tüm dumanları soluyorum sanki. O siyah renkli, içinde şimşekler kaçan bulutlar gitmiyor başımdan. Bir saniye olsun rahat nefes alamaz oldum artık. Her an ciğerlerimde bir ağrı, kalbimde bir sızı. Ölüp bırakmak istiyorum her şeyi. Diğer dünyadan benim için üzülecek bir kaç insanı izlemek istiyorum. Zor geliyorken sensiz yaşamak, seninle yaşamaktan da nefret ediyorum. Canımı yakıyorken seni sevmek, bir yanım senden hala vazgeçemiyor. Ne kadar kızsam da kendime bir faydasını görmedim henüz. Senden kaçıp kurtulmak istiyorum artık. Canımı yakmana izin veremem, vermemeliyim. Bundan çok sıkıldım biliyor musun? Sürekli kafamın içinde olmandan bıktım. Ben seni sevmiyorum. Artık sevmiyorum. Lütfen git artık. Bir hafıza kaybı yaşamayı bile göze alıyorum seni nasıl sevdiğimi, beni nasıl sevdiğini, sana olan aşkımı unutmak için. Her geçen gün artan bu yorgunluk ve bitkinlik senin

Kirli Sokaklar

"Sokakta parçalanmaya mahkum bırakılmış birkaç hayat." Bunları yazmayı ben istemedim, bunları yazmaya beni Sokaklar zorladı. Bugün 14 Şubat 2021; Adım Jeff, Bugün 21 yaşındayım. Ölümümün üzerinden 3 sene geçti, cesedim hala soğuk sularda. Artık eskisi gibi mülteciler gelmiyor yanıma. Onları buldunuz, BENİ DE BULUN. Bugün 18 Kasım 2017; Bir hayalim daha yeşeremeden soldu günlük. Bu hayal bir futbol maçı veya başlayamayan bir aşk değil, bu hayatım olmasını istediğim müzik. Daha yeni başlamışken uğraşmaya bir araba kazasında bütün hayallerimin bitebileceği aklıma gelmemişti. Belki bir ilki başarabilirim ama bu işi dilsiz olarak yapmak olanaksız görünüyor. Babamı kazada kaybettikten sonra annemin yanına gittim. İlk defa onu bu kadar mutlu görmüştüm. Benim gelmeme miydi bu sevince yoksa babamın gitmesine mi anlayamamakla beraber hızlıca odama taşındım. Alışmamın zor olacağı şeyler belliydi, yeni bir okul, yeni bir hayat, yeni bir düzen ama alışmaktan asla