Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Henüz Ölmemişken

Henüz ölmemişken diye başladı yazısına, bir şeyler daha bırakmak istiyordu bu dünyaya. Kanser olduğunu öğrendiğinden itibaren karamsar bir halde oturup vahlanmak yerine tüm hayatı boyunca yazdığı eserlerin neredeyse iki katını yazmıştı. Yazmaya da devam ediyordu asla öleceğine inanmayan yazar. Daha yeni doğan bir bebekken başladı sancılarım diye devam etti. Haklıydı. Henüz yeni doğmuşken garip hastalıklar peşini bırakmıyor, hastane ona hapis oluyordu adeta. Geçmişine dair pek bir anı hatırlamayan yazar hastanenin her köşesini, her bakıcısını adeta ezbere biliyordu. Yattığı odayı, alamadığı nefesi, tüm dünyası olan oyuncaklarını… Yazar devam etti. Böyle gelip geçti seneler, ben dünyadan habersiz. Bağlamışlar her yerime kabloları, kelepçe gibi fakat hayatta kalmayı istediğimden şüpheliyim diyordu. O zamanlardan gördüğünü hissediyordu acıyı. Her seferinde ziyaretine gelen dedesinin ağlamalarından anlamıştı çok yaşamayacağını. Buna rağmen inat ettim ya, etmez olaydım. Şimdiye kadar bir şe

Son Kez

Her şey silip tekrar ve son kez baştan başlıyorum. 6. defa son kez diyerek başlıyorum sözlerime. Ama bu sefer kesin eminim kendimden. Bu sefer tam anlamıyla dökeceğim içimi. Bu sefer yazdığım kağıtları atıp küllerini savurmak yok artık. Yüzüne söyleyemediğim şeyleri mezarlıklara gömmek yok artık. İçimden geldiği gibi döküyorum içimi. Tamamen ben olarak sel olup taşana kadar damlıyorum kağıda yavaş yavaş. Bir uçurumun kenarında ölmeyi diler fakat cesareti olmayan bir insan gibi. Her şeyden vazgeçmiş ama inancından vazgeçememiş. Hissediyorum ki içim çürüyor yavaş yavaş. Ne kadar haykırsam da ne duyan ne hisseden var etrafta. Belki çok sigara içtiğimden bilmiyorum ama tek rahat nefes alamaz oldum artık. Her şey için asla seni suçlamıyorum “Sevgi”. Benim de haksız olduğum bir çok nokta var. Sana bu değeri vermek, seni böylesin deli gibi sevmek, yaptığın tüm yanlışları görmezden gelmek, herkese kulaklarımı tıkayıp sana tüm kalbimi açmak… Yaptığım yanlışlardan sadece birkaçı var ki bu liste

Son Bir Şiir

Sevgilim, sevgim, sevincim, sevdiğim… Tüm gece ciğerlerime dolar gibi sıkışıyor göğsüm. Fabrika bacalarından çıkan tüm dumanları soluyorum sanki. O siyah renkli, içinde şimşekler kaçan bulutlar gitmiyor başımdan. Bir saniye olsun rahat nefes alamaz oldum artık. Her an ciğerlerimde bir ağrı, kalbimde bir sızı. Ölüp bırakmak istiyorum her şeyi. Diğer dünyadan benim için üzülecek bir kaç insanı izlemek istiyorum. Zor geliyorken sensiz yaşamak, seninle yaşamaktan da nefret ediyorum. Canımı yakıyorken seni sevmek, bir yanım senden hala vazgeçemiyor. Ne kadar kızsam da kendime bir faydasını görmedim henüz. Senden kaçıp kurtulmak istiyorum artık. Canımı yakmana izin veremem, vermemeliyim. Bundan çok sıkıldım biliyor musun? Sürekli kafamın içinde olmandan bıktım. Ben seni sevmiyorum. Artık sevmiyorum. Lütfen git artık. Bir hafıza kaybı yaşamayı bile göze alıyorum seni nasıl sevdiğimi, beni nasıl sevdiğini, sana olan aşkımı unutmak için. Her geçen gün artan bu yorgunluk ve bitkinlik senin

Sen Giderken

Sen. Hayatımdan gelip geçen o güzel sen. Hayatıma gelişin nasıl baharı getirdiyse kalbime,gönderilmen de bu kalbi bir cehennem kazanına döndürmeye yetti. Ölür gibi oldum da ölmedim. Yaşar gibi kaldım da yaşayamıyorum. Sadece hayatımdan çıkıp giden sadece sen olsaydın, sadece seni gönderseydim dünyamdan. Sen giderken hayatımdan çok şey aldın. En önemsizi saçlarımdan en önemlisi ciğerlerime kadar alıp götürdün benden. Benim sevgimi aldın. Her insanı önemseyen benden sevgimi alıp yanında götürdün. Hayallerim seninle birlikte gitmeyi tercih ettiler. Ardından karnımdaki kelebekler son gününde olduklarını söylediler. Her şeyimi yavaş yavaş kaybettiğim serildi gözlerim önüne. Yaşama sevgim gideli çok olmuştu fakat seninle gelen de nefrete dönüştü zamanla. Sana karşı olan bir nefret. İnsanlara olan saygımı da yitirdim sensiz kaldıkça. Kimseye ne sevgim ne saygım kalmadı artık. Tahammülümü aldın benden mesela. En ufak olaylarda patlamak tekrardan hastalığım oldu adeta. Gülen gözlerim de senin

Nefret Ettiğim

Hayat nefret ettiğimiz onlarca şey ile doludur. Nefret etmemize rağmen burnumuzun dibinde olan ve onlara katlanmak zorunda olduğumuz şeyler. İnsandan insana değişiklik gösteren şeyler. Bazıları için zor bir sayısal ders iken bu şey, bazı insanlar için ölüm kalım mücadelesi olabilir. Bazılarına kıtlık, felaket, aşk acısı, sorumluluklar. Benim için sensin. Sen benim için sadece bir şey olmaktan çok ötesin. Senden hiç kimseden etmediğim kadar nefret etmek isterken hayatımda olan her şeyden daha fazla sevmekten kaçamıyorum. Sen bir şeyden öte hayatıma kazınan bir lanet gibisin. Çok kez seni gördüğüm ilk güne lanet ederken vakit geceyi bulunca o günleri tekrar yaşamak istiyorum. Bilseydim ki sonumuz böyle olacaktı, ne elini sıkardım, ne gözlerine bakardım… Bu yazdıklarım sana, sadece sana. Herkes okuyabilecek ama sadece sen hissedeceksin. Ben bile hiçbir şey hissetmiyorum yazarken. Artık gözlerim yaşlarla dolmuyor. Yazarken kalbimin ritmi değişmiyor. Fotoğraflarına bakınca uzaklara git

Sevmeyi Bilmeyen Bir Adam

Sevmeyi bilmeyen bir adama rastladım. Sevgiyi bilmeyen. Yaşamaktan soğumuş, yalnızlıktan solmuş çaresiz bir adam. Yüzünde gülümseme, kalbinde sıcaklık olmayan bir adam. Omuzları çökmüş, ağırlığına gömülmüş sevgisizliğin. Sevmeyi bilmeyen bir adama rastladım. İnsanı sevmeyen, yaşamayı, doğayı. Sorunlarından kaçan bir adam. Gözlerini kapatıp geçer umuduyla kendini öldüren, yaşamını söndüren bir adam. İnsanları öldüren bir adam. Bunun için ceza bile almayan. Onları ağır sözlerle yaralayıp yoluna devam eden. Hayatları zehir eden bir adam. Ne kadar sevseler de akıllanmamış. Ben bile sevmeyi denedim, beni bile kıran bir adam. Oturup saatlerce sohbet ettiğimizde içini döktü uzun uzun. Gözlerinden dökülen yaşları kollarına silip devam eden. Soğuktan morarmış elleriyle sigarasını tutamazdı. Aciz, yoksul, yalnız bir adam. İnsanlar garipsedi konuşmamızı ki gözlerini dikip baktılar bize. Aldırmadan yaşlarını silip devam etti. Çok sevdim. Kırıldıkça kırdım, üzüldükçe üzdüm. Lanetli bir insan gib

Hoşça Kalın...

Artık anlayabiliyorum bazı şeyleri. Kalbime aniden nükseden bu ağrı. Daha önceden gelmiştin, tekrarına yoktu ihtiyacım. Dindirmiştin bu kalbimdeki amansız ağrıyı, yükü. Bir ömür kalbimde taşırım seni, yorulmam. Olmasaydı bu ağrı anlamazdım sandım ama ağrıyla da değişmemiş hala yüzsüz aşkım. Artık anlayabiliyorum bazı şeyleri. Bilmezdim duyguyla nasıl yazılır, kağıt nasıl ıslanır gözyaşlarıyla. Nasıl uzun sürer bir şiir veya umut yazmak aklım almazdı. Nazım Hİkmet, Atilla İlhan, Cemal Süreya… Anlıyorum şimdi bu isimlerin kalemlerinden dökülen o şiirleri. Acının kaleme nasıl bu kadar yansıtılabildiğini. Artık anlayabiliyorum bazı şeyleri. Üstümde fazladan bir yük daha var. Bana bıraktığın bu yalnızlık, sensizlik, sessizlik… Bir umut bırak bana öyle git gideceksen. Ben bir umudunu bir ömür kalbimde taşırım. Onunla yaşar, yeşeririm. Ben, sen… Biz olduğumuzda geldi sonbahar, döküldü tüm yapraklar. Aşkımız bir felaket gibi yok etti günden güne bizi, seni. Olacağına sonuna kadar inand

Yine gelmem

Derya deniz olsa sevdam, Ölsem dertten ya da boğulsam, Fotoğrafına dalıp ömrümü kurutsam, Yine vermem bu ziyanı sana. Batsa kayığım gözlerinin sert bakışlarında, Anlasam sensiz geçmeyen günleri sonunda, Saat başı kırılsa kaburgalarım hatta, Yine vermem bu ziyanı sana. Sigaradan ciğerlerim bitse, Hekimler ömür bile biçse, Ölüm senden yakın gelse, Yine vermem bu ziyanı sana. Anlasam ki yapamıyorum olmuyor, Kırıldı kalbim nefesim de gidiyor, Daraldım dünya üstüme geliyor, Yine vermem bu ziyanı sana. Kimse kalmasa yanımda, Tek çarem olsan dünyada, Kalbim susmadan adını haykırsa, Yine vermem bu ziyanı sana. Melekler elleriyle getirse seni, Kırmızı halılarla gelsen geri, Olmaz ama tekrar sevsen beni, Yine vermem bu ziyanı sana. Doktorlar o dese ilacın, O olmadan asla dinmez acın, Çekilir köşeme ölümü kucaklar, Yine vermem bu ziyanı sana. Kalbim aklım karıştı birbirine, Sana olan sevgim taştı bu gece, Yokluğunda anladı

Bunlara Rağmen

Mavi okyanuslar kadar derin sevdim seni, Bir martıyken konmadığın, Balıkken kaçtığın, Güneşken değmediğin. Ağlayan bir çocuk kadar saf sevdim seni, Annesini özleyen gözleri, Masum inleyişleri, Minik elleri... Sert rüzgarlar misali kızgın sevdim seni, Bir baba gibi koruyarak, Bir anne gibi sakınarak, Bir ben gibi... Kırık cam örneğin, öyle korkak sevdim seni, Kendimden çok sevdim, Her şeyden, Herkesten... Bunlara rağmen... Bir sigara gibi bağımlı sevdin beni, Zarar veren, Yavaşça öldüren, Asla bırakamadığım. Efkar dolu şarkılar gibi sevdin beni, Acıma acı katan, Yaram tuz basan, Kalbime köz... Bir denizci gibi korkusuz sevdin beni, Yarını düşünmeden açıldığın, Yıllarca beklettiğin, Defalarca... Olan her şeye rağmen, bunlara, bana rağmen Sevdin beni, Her hatamda, Her zaman...

Mehmet Akif Ersoy

1873’te açtı gözlerini milli şairimiz. İlk önce Rağıf oldu, vaktiyle Akif. 4 yaşında başladı eğitimine, gün geçtikçe aşık oldu edebiyata, Milletine. Seneler geçti, hasta adam ölüme yaklaştı. Bırakmadı milletini, cemiyetlere girdi. Gerek kuvvet, gerek ilim, verdi her şeyini. Milletin şairiydi, bırakmadı milletini. Ona vardı ihtiyaç, kndırmadı kendini. Dilekler gerçekleşti, hasta adam iyileşti. Onunkisi bir sevda, dedi duralım daha. Biraz zaman geçince, ihtiyaç vardı ona. Dediler yeni devlet, tek çare budur millet. Dokundu ilmek ilmek, Bir Meclis ve cumhuriyet. Halk seçti vekilini, kuruldu demokrasi. Oldu milletin vekili, hem şairdi hem katip. Son nefesine kadar, çalıştı oldu hatip. Kalemi çok severdi, şiir ile büyülerdi. Onun gür çıkan sesi, yüreğinden gelendi. Devlet kuruldu tamam, özgürlük lazım olan. Direniş gereklidir, Türkün gücü aslolan. Vakit az marş yazılsın, tüm yerlere asılsın. Milletin her parçasına, birer birer kazılsın. Çıksın gelsin şairler, segilensin hünerler. Duydu Akif